Rooney Mara sayesinde yeni bir ismin moda dünyasında nasıl yükseldiğini daha doğrusu yükseltildiğini görebiliriz.
Günümüzde star olabilmek için sadece yüksek bütçeli bir filmin başrolünde oynamak yetmiyor. Bunun yanında moda anlamında da bir stil oluşturabilmelisin ki takip edilirliğin artabilsin. Buna en güzel örnekler Emma Watson, Olivia Wilde ve Kate Bosworth hatta Sienna Miller 'ı bile gösterebilirim. Hollywood 'da ahım şahım büyük başarıları olmasa da hepimiz harıl harıl ne giymişler hangi markaları kullanmışlar diye didik didik ederiz bu isimleri. Çünkü modanın gücünün farkındadırlar. İşte bunlara son günlerde bir isim daha katıldı. Rooney Mara.
Kendisi David Fincher 'ın yönetmenliğinde The Girl with the Dragon Tattoo 'nun Hollywood versiyonunda ikonik karakter Lisbeth Salander 'ı canlandırdı. Ve son günlerde programı uluslararası galalarla epey yoğun.
İşte bu aşamada meşhur Hollywood tarzı PR, stil danışmanlığı ve menejerliğin sihirli değnekleri devreye giriyor.
Eski cici kız imajına bye bye denir ve canlandırdığı Lisbeth Salander karakterine paralel androjen bir stil oluşturulur. Mermersi cildine uyumlu saç rengi ve stili seçilir. Buna uygun makyaj ve duruş uygulanır.

Önemli moda günlerinde görünüp Anna Wintour ve Diane von Furstenberg gibi isimlerle yakınlık oluşturulur. Fiziğine uygun büyük markalardan seçimler yapılır. Bir Vogue 'un kapağına çıkmadan stil ikonu olmak imkansızdır. Yapılması gereken röportajlar ve görülmesi gereken TV programlarıyla hedefe roket hızıyla ilerlenir.
Benim ilk dikkatimi beyaz Givenchy elbisesiyle çekti. Çok yakışmış da bu kim demiştim kendi kendime. Şayet bir beyaz Givenchy 'den çıkıp sizlere bu postu yazıyorsam modanın star olma yolunda ne denli büyük bir önem taşıdığını bir kez daha görmüş oldum.

Givenchy elbiseyle bir içim su. Elbiseye çok güzel bir kimlik katmış. Saçları ve makyajı kusursuz. Göğüs bölgesinde potluklar olmasına rağmen bir bütün olarak çok beğendim.

Sırt,kol ve eteklerde tül detaylı Prabal Gurung marka siyah elbise içinde müthiş gözüküyor. Christian Louboutin ayakkabı seçimi de yerinde.

Roksanda Ilincic marka tulum tarz olarak çok yakışmış. Ama paçaların fazlasıyla uzun olması ve kumaşın buruşmuş hali çok rahatsız edici.
Fazla detayını göremediğim siyah elbisesi de yakışmış. Sadece teni fazla soluk.
Rodarte püsküllü ceket ve pantalonla fazla erkeksi bir hava içinde. Ama bir şekilde beğendim.
Ama en beğendiğim Calvin Klein marka pudra renkli elbisesi oldu. Teninin rengiyle elbisenin rengi şahane bir uyum içinde. Makyaj ise bonus olmuş. Tek kelimeyle kusursuz.
Şimdi bunca resimden sonra bir de eski haline bakın derim. Ne dersiniz sizce de Rooney Mara markası doğru yolda değil mi ?
Günümüzde star olabilmek için sadece yüksek bütçeli bir filmin başrolünde oynamak yetmiyor. Bunun yanında moda anlamında da bir stil oluşturabilmelisin ki takip edilirliğin artabilsin. Buna en güzel örnekler Emma Watson, Olivia Wilde ve Kate Bosworth hatta Sienna Miller 'ı bile gösterebilirim. Hollywood 'da ahım şahım büyük başarıları olmasa da hepimiz harıl harıl ne giymişler hangi markaları kullanmışlar diye didik didik ederiz bu isimleri. Çünkü modanın gücünün farkındadırlar. İşte bunlara son günlerde bir isim daha katıldı. Rooney Mara.
Kendisi David Fincher 'ın yönetmenliğinde The Girl with the Dragon Tattoo 'nun Hollywood versiyonunda ikonik karakter Lisbeth Salander 'ı canlandırdı. Ve son günlerde programı uluslararası galalarla epey yoğun.
İşte bu aşamada meşhur Hollywood tarzı PR, stil danışmanlığı ve menejerliğin sihirli değnekleri devreye giriyor.
Eski cici kız imajına bye bye denir ve canlandırdığı Lisbeth Salander karakterine paralel androjen bir stil oluşturulur. Mermersi cildine uyumlu saç rengi ve stili seçilir. Buna uygun makyaj ve duruş uygulanır.

Önemli moda günlerinde görünüp Anna Wintour ve Diane von Furstenberg gibi isimlerle yakınlık oluşturulur. Fiziğine uygun büyük markalardan seçimler yapılır. Bir Vogue 'un kapağına çıkmadan stil ikonu olmak imkansızdır. Yapılması gereken röportajlar ve görülmesi gereken TV programlarıyla hedefe roket hızıyla ilerlenir.
Benim ilk dikkatimi beyaz Givenchy elbisesiyle çekti. Çok yakışmış da bu kim demiştim kendi kendime. Şayet bir beyaz Givenchy 'den çıkıp sizlere bu postu yazıyorsam modanın star olma yolunda ne denli büyük bir önem taşıdığını bir kez daha görmüş oldum.

Givenchy elbiseyle bir içim su. Elbiseye çok güzel bir kimlik katmış. Saçları ve makyajı kusursuz. Göğüs bölgesinde potluklar olmasına rağmen bir bütün olarak çok beğendim.

Sırt,kol ve eteklerde tül detaylı Prabal Gurung marka siyah elbise içinde müthiş gözüküyor. Christian Louboutin ayakkabı seçimi de yerinde.

Roksanda Ilincic marka tulum tarz olarak çok yakışmış. Ama paçaların fazlasıyla uzun olması ve kumaşın buruşmuş hali çok rahatsız edici.
Fazla detayını göremediğim siyah elbisesi de yakışmış. Sadece teni fazla soluk.
Rodarte püsküllü ceket ve pantalonla fazla erkeksi bir hava içinde. Ama bir şekilde beğendim.
Ama en beğendiğim Calvin Klein marka pudra renkli elbisesi oldu. Teninin rengiyle elbisenin rengi şahane bir uyum içinde. Makyaj ise bonus olmuş. Tek kelimeyle kusursuz.
Şimdi bunca resimden sonra bir de eski haline bakın derim. Ne dersiniz sizce de Rooney Mara markası doğru yolda değil mi ?


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder