30 Haziran 2011 Perşembe

Özlemişim ÖZLEM ÖNAL 'ı !

 

Özlem Önal 'ı uzun zamandır davetlerde ve dergilerde göremiyordum. Ne de olsa elit sosyetiklerden. Öyle her davete gitmez, kırk yılda bir ropörtaj verir, mankenlik yapmaz, ben şöyleyim ben böyleyim diye bıdıbıdı etmez. Bu elitler kimler derseniz bir çırpıda Elif Dürüst, Şirin Yalçın, Mermerci kardeşler, Nil Bentürk Uyguner, Edvina Sponza Özyeğin, Aylin Benardete ve Melisa Eliyeşil 'i sayabilirim. En fazla aşklarıyla ya da işleriyle bilinirler o kadar. Ama öyle bir şöhretleri vardır ki en ünlü dizi yıldızlarımızla kapışabilecek güçtedir. Buna rağmen hiçbirinin şöhret olma gibi bir derdi yoktur. Onlar zaten gümüş kaşık mensubudur. Hayatımıza son zamanlarda girmiş olsalar da Sanem Tezman ve Beliz Sarıyer 'in duruşlarıda çok hoşuma gidiyor.

Özlem Önal 'ın İstanCool sebebiyle birçok davete katılmasına pek bir sevindim. Böylelikle ne giymiş ne etmiş diye kabaran merakımı biraz olsun dindirmiş oldum :)

Gerçi eski gösterişli havasını pek göremedim. Yaşlamı orantılı bilemiyorum ama eskiye oranla havası sönük geldi bana. 4 resimde de gülümsemesi tıpatıp aynı. Ayna karşısında epey prova yapılmış galiba :)

Yeşil elbisesine ve taşıyışına bayıldım. Turuncu ve ekru renkli Gucci kombinasyonu da çok güzel ama çanta ve ayakkabı eşleşmesi fazla kurallara uygun geldi bana.

En hoşuma giden detay ise hiçbir kıyafetinde statü simgelerinden ne Chanel ne de Hermes çanta kullanmamış olması. İşte bu da bir Özlem Önal kalitesi !

29 Haziran 2011 Çarşamba

EDA TAŞPINAR 'dan KENDİ TASARIMIM İncileri :)

Eda Taşpınar beni yine güldürdü ya kendisine çok teşekkür ederim :) InStyle 'ın Temmuz sayısına gardrobundaki son cicileri tanıtmış. Dolce&Gabbana 'dan araklama beyaz elbiseye kendi tasarımım demesini geçtim ben bu Mark Fast 'ın elbisesinde takılı kaldım. Bu da kendi tasarımıymış :) Hani bana inanmayan okurlarım vardı ya bu haberi özellikle onlar için yaptım. Eda Taşpınar öyle demez diyorlardı. İşte buyrun ispatı.



Deniz Berdan için de bakıyorum bazı blogger arkadaşlarım Mark Fast 'ın elbisesini modifiye etmiş diye yazmışlar. Hayır sevgili arkadaşlarım yanlışınız var. Mark Fast 'dan modifiye olması için elbisenin orjinal bir Mark Fast olması lazım. Deniz Berdan ve Eda Taşpınar modeli beğenmişler terzilerine istedikleri gibi diktirmişler. Olay budur. Deniz Berdan Eda Taşpınar gibi kendi tasarımım demediği için ayrı bir yere koyuyorum. Belki demiştir de ben bilmiyorum.

Her neyse, peki InStyle gibi koskoca moda dergisinden Allahın bir kulu bu elbiseyi tanıyıp da kendisini düzeltme gereği duymamış mı bu da başka bir konu.



Bu orjinali 24 bin dolar olan iğneli ceketi hepimiz Balmain 'den esinlendiğini tahmin etmiştik. İstediğine esinlendim kelimesini kullanabiliyor demek ki. Acaba Balmain fazla biliniyor yutturamam diyemi düşündü..

Ya da bu insanlar tasarım kelimesinin ne demek olduğunu bilmiyorlar. Zaten çok önceden tasarlanmış ve sunulmuş bir modelde 2-3 değişiklik yapıldımı esinlenme, çakma, araklama, kopyalama, ilham alma denir de bir tek kendi tasarımım denmez !

Bu ülkede Mark Fast 'ı da bilen de var sevgili Eda Taşpınar. Çok rica ederim artık son ver insanları aptal yerine koymaya ! Tasarımcı değil sadece komik oluyorsun o kadar !

KİM NE GİYMİŞ ? - Şebnem Çapa

 


Şebnem Çapa, Missoni 'nin Bolivar serisinden seçim yapmış ve çok yakışmış. Püsküllü çantaları oldum olası bir türlü sevemedim. Ama Şebnem Çapa 'nın hem kıyafetine hem de tarzına iyi gitmiş. Çok zarif ve güzel bir kadın. Ne giyse yakışıyor dediklerimden. Şu tuhaf yanık ten rengini sevmesem de beğenmekten vazgeçemediklerimden :)

PELİN 'ce TAVSİYELER !

Sizlerle deneyip de beğendiğim, keşfedip de bayıldığım şeyleri paylaşmaya devam ediyorum..



Bu hafta öncelikle Kahve Dünyası 'nın yoğurtlu dondurmasını şiddetle tavsiye ederim. Geçenlerde tadımlık ikram olmasaydı varlığından haberim bile olmayacaktı. Adı üstünde yoğurttan yapılmış, az kalorili ama çok faydalı bir dondurma çeşidi. Benim gibi yaz kış dondurma delileri için biçilmiş kaftan. Tadı hafif ve gerçek dondurma tadından birazcık farklı. Şu ana kadar keçi sütünden yaptıkları için hep Mado 'yu tercih etmişimdir. Artık sıkı bir rakipleri var. Bir deneyin. Bakın sizde çok seveceksiniz.



Bir de yeni çıkan bir enerji içeceğini sizlere tanıtmak isterim. Adı 28Black. Günün 24 saatine 4 saatlik bir enerji daha katıyor ve böylelikle gününüz 28 saat oluveriyor. Son dönemlerin en afilli meyvesinden acai üzümü özünden yapılmış yoğun gazlı ama içimi çok rahat. Sağolsunlar denemem için dün 4 adet göndermişler. Çok zarif bir kutu tasarımı yapılmış. Derhal dolaba koyup iyice soğuttum. Sonra 40 yıllık degüstatör edasıyla tadım işlemine başladım. Çok gazlı, orta meyveli ve orta şekerli. Rahatlıkla votka ile karıştırabilirim diye düşünürken bir ne göreyim...Kataloğunda viski, cin ve çeşitli votka kokteyllerinde kullanılabilir derken, kutunun üstünde 'guarana bitkisinin içerdiği doğal kafein nedeniyle 28Black in alkolle karıştırılması ve yoğun spor yaparken tüketilmesi uygun değildir' yazısı var. Böyle ayrıntılar ürün pazarlamasında ciddi bir sorundur. Hele sağlık diye kafayı sıyırdığımız bu günlerde böyle uyarıları şahsen ben feci dikkate alırım. Benden söylemesi sizden de isterseniz denemesi.. (Şayet bir yanlışım varsa firmadan gelecek her türlü mantıklı açıklamayı daha sonra sizlerle paylaşacağım)

BİLGİ EKLEME : 20 Ocak 2012 tarihinde Firmadan Gelen Açıklama :

Merhaba;

Öncelikle 28BLACK'e gösterdiğiniz ilgi ve yazdığınız haber için çok teşekkür ederim, dikkatinizi de tebrik ederim.

Bildiğiniz üzere, ürünümüz dünyanın birçok yerinde olmasına karşın Türkiye'de çok yeni. Türk pazarına ilk girdiğimiz aylarda ürünümüz ile ilgili bir kategori bulunmaması sebebiyle; bu yazıyı yazmak durumunda kalmıştık. Çeşitli görüşmeler ve testlerden sonra bu yanlışlık ortadan kalktı ve artık ürünümüz üzerinden 'alkol ile kullanılmaz' ibaresi bulunmamakta. 28BLACK doğal enerji sağlayan tek içecektir. İster sade, ister long drink yada kokteyllerle rahatlıkla içerek tadını çıkartabilirsiniz.

Bilginize

Emre Öğütçü
Community Manager
28BLACK Turkiye

.

28 Haziran 2011 Salı

GÜNÜN ŞIKI : Ahu Yağtu

 


Ahu Yağtu son zamanlarda epey dikkat çekici bir şıklığa büründü. Artık kombinasyonları eskiye oranla daha bir sade, yalın ve dinamik.

Bu kıyafetine de bayıldım. Renk çok güzel. Etek boyu riskli ama Ahu Yağtu güzel taşımış. Saçlarını at kuyruğu yapması ve renkli makyajı çok hoş. Kemerle çanta uyumuna uyuz oldum. Ama Vivienne Westwood Lady Dragon Cherry ayakkabı seçimini taktir ettim. Genel olarak çok cici bir şıklık içinde.

KISKANÇLIKTAN GEBERİYORUMMM !!

 


Şu kadının güzelliğini kıskanmamak mümkün mü yahu ?!! Rosie Huntington-Whiteley 'den bahsediyorum. Bu kadın ne zaman ne oldu da bu kadar güzelleşiverdi. Yoksa ben yenimi farkediyorum.

Transformers 'ın son serisi Dark Of The Moon 'da Megan Fox 'un yerini alan bu uzaylı, tüm galalarda sadece güzelliğiyle değil şıklığıyla da bendenizi kendisine hayran bıraktı.



Filmin vizyona girmesiyle beraber şu ara her yerde Rosie fırtınası esiyor. Kıyafetlerinin hepsi birbirinden güzel ve kendiside fazla bir güzel..Zaten Megan Fox 'u güzellik anlamında alt edecek hatunda ancak böyle olmalı. Aşağısı kurtarmazdı ve milletin gözü deli gibi Megan 'ı arardı.

Hafiften değişmez güzellik timsalim Gisele 'in havası var. Suratı bedenine göre biraz küçük kalıyor. Boynu normalden fazlasıyla uzun. Ama o elmacık kemiklerine, dudaklarına ve gözüyle kaşına hasta oldum resmen. Uzun zamandır elmacık kemiklerin bu kadar belirgin olduğu klasik bir güzelliğe rastlamamıştım.



Ayyyy bakmayın böyle güzel şeyler yazdığıma. Sinirimden ve kıskançlığımdan ben bu karıyı günde 5 posta dövebilirim. Bu ne rezil bir güzelliktir Allah'ım !

LANVİN 'in Minik Canavarları ve Benim Kokoş Canavarım !

 


Lanvin 'in çocuk koleksiyonuna bayıldım. Çocukların moda sektöründe acımasızca kullanılmasına şiddetle karşı gelsem de resimlerin güzelliği ve şirinliğinden olsa gerek her resme dakikalarca hayranlıkla bakıyorum.

Çocukça masumiyet ve şirinlik bir kaç kare hariç hepsinde en damarından. Mesela şu koltuğa oturmuş kadınsı havada ki resme gıcık oldum. Ama diğerleri çok hoş. Elinde balon tutmuş gül kurusu renkli kabarık etek giyen kızı öpmekten morartabilirim :) Ve bu elbiseyi acilen almalıyım. Bir diğer favorimde kırmızı tütü etekli elbise..Model olarak kullanılan melez kız ise ayrı bir bomba. Enerjisini resimden çok öteye taşımış.



Bu vesileyle Ayçamın kokoşluk gelişiminide sizlerle paylaşayım. Hanımefendi henüz 21 aylık ama şimdiden ne giyeceğine ufaktan ufaktan seçmeye başladı. En sevdiği elbisesi İstinye Ralph Lauren 'den aldığım pembe elbisesi. Bazen kollu Gap t-shirtlerle giymek istiyor. Bazen de içine hiçbir şey istemiyor. Anacım o elbise şimdiden kaç kere yıkanmıştır bilmiyorum. Allahtan rengi solmadı henüz. Elbiseyi giydimi doğruca ayakkabı dolabına. Stride Rite 'ın çok renkli papişlerini seçiyor ve kendince giymeye çalışıyor. Bir de Gap 'ten aldığım etek uçları dantel beyaz bir elbisesi var. Bu 2 elbise değişik kombinasyonlarla haftanın 7 günü giyilmek isteniyor. Tabi ben delirmek üzereyim. Onca şey varken neden bu 2 tanesine takıldı anlaşılır iş değil.



Hanımefendi yatarken Petit Bateau 'dan aldığım lila renkli çiçekli şort ve bluzunu giymek istiyor. Ha öyle istiyor derken sanmayın efendi efendi istediğini. Tam manasıyla evde fırtına gibi esiyor. Sıkıysa hayır başka birşey giy deyin. Önce kendini sonra da tüm Zeynep bebeklerini falakaya yatırıyor :) Kesmezse arada bende kaynıyorum :)

Daha 15 aylıkken YSL marka çok sevdiğim bir rujumun kapağını açtı, çevirdi, ısırdı, bir parçasını yedi, beğenmedi ve gidip resmen çöpe attı :) Bir sonra ki ayda parlatıcımın kapağını açıp dudaklarını 333 misali öne doğru uzattı ve sürdü !

Her sabah ve akşam benim krem seanslarıma şahit olan yivriciğim şimdiden bir krem kurdu oldu bile. Eline hangi krem geçerse geçsin ustaca kapağı açılıyor ve Allah ne verdiyse tüm suratına sürüveriyor. Tabi arada tadınada bakılıyor :) Geçenlerde baktım ev mis gibi kokuyor. Oh bahar havası diye salakça sevinirken birden ampül dank diye yanıverdi. Bahar kokusu dediğim Chloé 'nin Love parfümü :) Hanımefendi açmayı denemiş. Başaramayıncada nasıl yaptı hala bilmiyorum şişeyi bir güzel kırıvermiş. 1 hafta oldu mutfağım şimdi bile mis gibi kokuyor :)

Bir de feci bir toka sevdalısı. Sabahları saçları tarandığında ne toka takacağına kendisi karar veriyor. Arada bir toka kutusunu boşaltıp kendi istediği gibi düzenlemeyi seviyor. Zeynep ve Selin bebeklerinin saçlarını özenle tarıyor sonra da tokalarından takıyor. Saçları lüle ve kıvırcık karışımı. Saçlarının uzun olduğunu ancak yıkandığında anlıyoruz. Tüm uzunluk kıvırcıklara gidiyor. Yakında Bonus kafa olabiliriz :) Normal tarak acıtmaya başladı ve bendeniz deli gibi perma tarağı arıyorum :)

En sevmediği aksesuarı bandana tarzı saç bantları. Yeni doğduğunda kulakları kepçe olmasın diye her daim takardım. Bir kulağının üstündeki kıvrıklık böylelikle yok oldu. Yeni bebişi olacaklara şiddetle tavsiye ederim. Feci sıkılmış ki bantları gördümü gözü dönüveriyor sinirinden :)

Banyo sonrası Kırkpınar güreşçileri gibi yağlanmaya bayılıyor. Özellikle bacakları yağlanırken sporculara yapılan kas gevşetme hareketleri favorisi. Tamam diyene kadar da yapmak zorundasınız yoksa canınıza okuyor :) Bu masaj işini çok büyük olasılıkla daha dünyaya gelmeden göbişimin içindeyken sevdi. Ben her çatlaklar için yağlandığımda göbeğimde resmen ters dönerdi keyiften.

Çocuk psikolokları genelde bu gibi süslenme püslenme işine ailenin karışmasını doğru bulmuyor. Aksine bir birey olarak gelişmesi adına bu tarz uçluklar yararlıymış. Özellikle 2,5 yaş sendromu denilen dönemde tüm anne ve babaların peygamber sabrına sahip olmalarını salık veriyorlar. Bizim korkulu dönem hızla yaklaşıyor. Allahtan rahat bir yapım vardır. Nasılsa işin telaş kısmını kocam fazlasıyla üstleniyor. Benim rahatlığıma inanamıyor ve her fırsatta laf sokuşturuyor :) Amaaaaan sağlığı iyi olduktan sonra gerisi boş. Neyi nasıl yapmak istiyorsa yapsın umurumda bile değil. Nasılsa buluğ çağında dersleriyle, ilk aşklarıyla bana bol bol anacığım ne kadar haklıymış dedirtecek. Ne gerek var şimdiden sinir harbi yaşamaya. Haksız mıyım ? :)

27 Haziran 2011 Pazartesi

TUHAF BİR MAYO !

 


Evet dostlarım..O ben sadece belgesel seyrederim diyenlerden değilim. Her akşam saat 20:00 'de tv karşısına tüneyen ve en damar dizilerimizi seyretmekten keyif alanlardanım :) Adını Feriha Koydum 'u bile seyrediyorum düşünün artıkın acınacak halimi :)

Diyeceğim sezon finalinde gördüğüm tuhaf bir tasarım ile ilgili. Birçok seksi mayo, mayokini, bikini modeli görmüşlüğüm vardır ama şimdiye dek hiçbiri beni Hande karakterinin giydiği kadar rahatsız etmemişti.

Bu seksiden ziyade rahatsız edici ne olduğu belirsiz mayo OYE marka. Ve 650 kağıtçık. Artık giyen mi güzel taşıyamamış, o silikonlar mı yoksa çılgıncasına kumaşı delmeye çalışan meme uçlarımı rahatsız edici bilemiyorum ama bunu normal bir insan evladının giyeceğine ihtimal vermiyorum.

Mesela bir porno yıldızı fütursuzca giyebilir. Şöyle altına pleksiglas 15 puntoluk şeffaf ayakkabılarla şezlong üstünde her erkeği delirtebilecek pozlar için ideal bir kesim.

Hadi modelin kesimini geçtim, 40 derece güneş altında o koca metalle boynunda güzel bir yanık izini seven sado mazolar için ideal bir mayo olsa gerek.



Bir Hande 'nin üstündekine bakıyorum bir de OYE 'nin mankeni üstünde görünen güzelliğe.. Belli ki tüm suçlu bir gıdım silikonla seksi olacağını zanneden zihniyette !

NİHAN BURUK 'a ÇOK GÜLDÜM :))

 


Nihan Buruk yeni koleksiyonunu Şamdan Dergisi 'nde tanıtmış. Model olarak Ayşe Kucuroğlu 'nu kullanmış. Koleksiyonunu yeni keşfettiği bir kuşun özelliklerinden etkilenerek yaratmış. Çok çalışmış çok azmetmiş..Mış muş işte !

Ben hepsini geçtim ettiği lafa takıldım kaldım. Demiş ki taze modacımız : Maddi imkan ve çevre ile modacı olunmaz !!

Ego böyle birşey işte..İnsanın benliğini o kadar hapsediyor ki kişi ne olduğunun farkında bile olamıyor.

Ülkemde maddi imkan ve çevreyle modacı olan o kadar çok ki. Mesela şu an haute couture alanında en beğendiğim Dilek Hanif 'in ilk modacı olmaya karar verdiği zamanların en yakın şahitlerinden biriyim. Çünkü ilk basın bültenini yazan bendim. Ropörtajlarını ayarlayan da bendim. O zamanlar çalıştığım ajansın sahibinin yakın arkadaşıydı. Kendisi Teşvikiye 'de minicik bir mağazadan çıkmadır. Ne zaman Hülya Avşar 'ı bağladı ondan sonra yeteneğiyle ve ayağına gelen şansı iyi değerlendirmesiyle bugünlere geldi.

Nedret Taciroğlu, Emel Acar, Siren Ertan Çarmıklı gibi birçok isim maddi imkan ve çevreyle modacı oldular. Bugün bir Hakan Yıldırım bile maddi imkanla olmasa da çevresi sayesinde Madonna 'yı giydirebiliyor. Moda sektöründe önemli olan nasıl çıktığın değil nerede nasıl durduğundur.

Onca okullu ve gerçek anlamda yetenekli genç tasarımcılarımız varken, Nihan Buruk 'un kendiside milli futbolcumuz Okan Buruk sayesinde eş, para ve çevre kontenjanına sahiptir ve bu yüzden koleksiyonuna Şamdan 'da sayfalarca yer ayrılmıştır.

Nihan Buruk 'un çapından hayli büyük ve iddialı laflar etmesini tecrübesizliğine veriyorum.

Ve şimdilik kendisine sadece gülüyorum...

PS : Koleksiyonunda hiçbir 'pırıltı' göremedim :) Ayşe Kucuroğlu çok güzel çıkmış o kadar.

HELAL OLSUN ABLAYA !!

Sibel Arna, Hürriyet 'in cumartesi eki için trend gurusu Slyvie Maysonnave ile güzel bir ropörtaj yapmış. Doğrusu kendisini tanımam etmem. Adını ilk kez duyuyorum. Ama ablam öyle cesur bir yorum da bulunmuş ki bunu sizlerle paylaşmasam olmaz.



Ülkemin tek ANDAM ödüllü tasarımcısı ve Hollywood A sınıf starları giydirmesiyle farklı bir yere sahip Hakan Yıldırım için zehir zemberek bir giydirme yapmış. Buyrun okuyun :



Şahsen Hakan Yıldırım 'ın tasarımlarını beğenen kesime giriyorum. Üstelik şu 'pırıltı' dediği de ne demek anlamadım. Düşünüyorum düşünüyorum ama o pırıltıyı bir türlü çözemiyorum. Offfff zaten ben ev kadını ve cahil bir blogçuyum..Düşünmek neyime !! :)

Tüm ropörtaj için TIKTIK

ARZU KAPROL Tasarımları amFAR Gala 'da SERGİLENDİ !!

 


Arzu Kaprol 'un tasarımlarının 14 Temmuz tarihinde AIDS Araştırmaları Vakfı amfAR'ın New York 'da düzenlenen 25. Yıl Gala Partisi 'nde sergilendiğini biliyormuydunuz ?

Şahsen ben bilmiyordum. Nedense basınımızda da bunla ilgili fazla bir habere rastlamadım. Sadece Hürriyet 'de yer almış o kadar.

Vakıf kendisine teklif götürüyor ve gala gecesinde kadın koleksiyonu sunan tek tasarımcı oluyor. Bir Türk modacısı olarak büyük bir başarı.

Kaprol, AİDS'le savaşımın sembolü kırmızı renkte 7 elbise tasarlamış.

Arzu Kaprol 'un bu sakin ama sağlam ilerleyişini ilgiyle ve keyifle izliyorum.

25 Haziran 2011 Cumartesi

GÜNÜN ŞIKI : Yasemin Taciroğlu

 


Yasemin Taciroğlu 'nun dantel elbisesi Ralph Lauren 'nin 2011 yaz koleksiyonunda bolca kullandığı tığ ve dantel elbiselerini andırıyor. Kıyafetin kendisine aşık oldum diyebilirim. Hem yaz için çok rahat hem de uygun bir fizikte harikalar yaratabilir.

Siyah ince kemer çok yakışmış. Saçlar güzel, gözlük hoş, çantayı tam göremediğim için birşey diyemiyorum. Umarım bir Chanel değildir. Her mokada Chanel giyilmez ki yahu !! Keşke siyah beyaz ayakkabılarıyla matchy matchy bir kombin yapmasaymış diyeceğim ama genel görüntü çok hoşuma gittiği için demiyorum ve kendisini günün şıkı ilan ediyorum.

KİM NE GİYMİŞ ? - Feryal Gülman

 


Artık ciddi bir kampanya başlatmanın sırasıdır..Kampanyanın adı : ' Feryal Gülmanİpekyol ve Roman marka kıyafetle de görmek istiyoruz !'

Hanımefendi bu sefer Lanvin'in 2011 İlkbahar-Yaz koleksiyonundan bir seçim yapmış. Ama keşke yapmasaymış. Acaba bu resmi Lanvin 'e göndersekmidir nedir :) Valla adamlar kıyafetimi ucubeye döndürmüş diye dava bile açabilirler :)

Feryal Gülman, orjinali şeffaf kumaştan olan gayet iddialı bir elbiseyi alaturka zihniyetle yüzde yüz Türkleştirmiş.

Elbise içine hadi astar niyetine bir elbise giydin anladım da o elbisenin askısı nedir Allahım ?!! Lanvin 'in deri tasma esprili yakanın yanında bir başka alakasız bir askı daha ! Ay valla sinirden delirmiş durumdayım..Madem elbise böyle bir mutasyona uğrayacaktı ne gerek var ki bunu seçiyorsun sevgili Feryal Gülman ?!! Üstelik tonlarca ve rahatlıkla giyilebilecek Lanvin elbise varken.

Lanvin 'in herkes giyebilsin diye elbiseyi bu şekilde satışa sunduğunu sanmam. O deri tasma yakanın yanına alakasız bir askı koyabilecek kadar zevksiz olduklarını düşünmek istemiyorum. Defilede ten rengi bir astarla giyilmiş. En kötü halle yine ten rengi vücudu saran mini bir etekle ( Marks&Spencer 'da tene yapışan ve çizgisi bile olmayan bu tarz korseler var) giyebilirdi.

Ve bir zahmet bırakın da bazı kıyafetleri parası olan, genç ve kendine güvenen kadınlar giysin !

Sadece şeffaf bir kumaş deyip de elbisenin ucuz olduğunu düşünmeyin. Eminim ki en az 1000 euroluk fiyat etiketine sahiptir.

Şu ana kadar gördüğüm en kötü Feryal Gülman kıyafetiyle sizi baş başa bırakıyorum..

DR. OZ 'u SEVİYORUM !

 


Türk doktor Mehmet Öz, Amerika 'da başarıdan başarıya koşuyor. Geçenlerde Daytime Emmy Awards 'da En İyi Talk Şovcu ve En Bilgilendirici Talk Şov ödüllerini kazandı.

Biliyor musunuz ki ben bu adamı daha birkaç ay evveline kadar hiç sevmezdim. Her Türkiye 'ye gelişinde Alem Dergisine verdiği en az 50 sayfalık ropörtajları, adına düzenlenen davetleri, başta Ali Kırca 'nın akşam haberlerine çıkıpta şınav çekmesi, seks hakkında ileri geri konuşmaları bana müthiş itici gelirdi. Rahmetli babamda bir doktordu. Ve nedense beynimdeki tüm doktor profilleri de babam gibi ağırbaşlı, burnundan kıl aldırmayan ciddi tiplerdir..Mehmet Öz 'ün ezberimi bozmasından nefret ederdim. Koskoca doktorun televizyon ekranında şovmen gibi şekilden şekle girmesine tahammül edemezdim.

Özellikle seçimler sonrası bendeniz artık akşam haberlerini seyredemez oldu. Hem memleketimin gidişatından memnun değilim hem de her saniye birinin vahşice öldürülüş haberlerini seyretmeye artık tahammül edemiyorum. İşte bu anda hayatıma akşam haberleriyle aynı anda yayınlanmaya başlayan Mehmet Öz 'ün Home TV 'de ki programı Doktor Oz Show 'u girdi.

Ve şimdi tam bir Doktor Oz tiryakisiyim. Program o kadar akıcı ki zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Hergün 1 konuyu ele alıyor. Konuyu ele alışı ve en ince detayına kadar işleyişine hayranım. Ekranda karizmatik ve katiyyen sıkıcı değil. İlgilenmediğim tıbbi konuları bile sınava girecek bir öğrenci dikkatiyle ve ilgisiyle dinliyorum. Mini yarışmaları çok eğlenceli. Mesela, artık tavsiye ettiği gibi her ağır bir yemek sonrası 9-10 adet yer fıstığı yiyorum ki kötü yağlar vücuduma yerleşmesin. Kahvaltımda artık cevizi eksik etmiyorum. Ayça 'nın da her yemeğine ezilmiş ceviz, fındık ve keten tohumu karışımını ekliyorum. Mercimeğin beyne ne kadar faydalı olduğunu yeni öğrendim. Ayça 'ya da haftada en az 3 kere mercimek yediriyorum. Programı bunun gibi bir sürü faydalı bilgiler içeriyor.

Hani belki benim gibi sinir olanlar ya da ilgilenmeyenler varsa en az 1 kere programını izleyin derim. Eminim ki 1 kereyle kalmayacaksınız :)

PS : Ülkemde yapılan tüm sağlık programları aldatıcı. Programcı birçok arkadaşım olduğu için bu söyliyeceklerime inanın. O sabah programlarında çıkan doktorlar var ya..Ben eskiden yapımcının programına çıksın diye doktora belli bir ücret ödediğini sanırdım. Halbu ki tam tersiymiş. Bu programlar öncesi doktorlar ve yapımcı arasında kıyasıya bir nevi ihale yaşanıyor. Asıl parayı ödeyen doktorun kendisi oluyor. Kim daha çok para ödüyorsa o doktor programa çıkmaya hak kazanıyor. Ve parası çok olan birden bire 'Ülkemin En İyi Doktorlarından' biri oluveriyor..


24 Haziran 2011 Cuma

KİM NE GİYMİŞ ? - Deniz Marşan

 


Karşınızda bir Chanel kazası daha..Podyumda ki güzelliğe ve masumluğa bakıyorum sonra da Deniz Marşan 'ın anlamsız kombinasyonuna.

Böylesine romantik bir havaya ve çizgiye sahip bir elbise, farklı olacağım ve tarzımı da konuşturacağım derken harcanıp gidivermiş.

Deniz Marşan stilini katmak istemekle son derece haklıdır ama lütfen bu stilimi konuşturacağım işini Chanel'lerde pek denemeyin. Çünkü marka buna uygun esnek bir çizgiye sahip değil. Hatta bu konuda en tutucu markadır diyebilirim.

Beyaz elbisenin altına siyah sütyen giymesini geçtim o ayaklardaki devasa siyah şey nedir bir türlü çözemedim. Defilede ki gibi düz bir sandalette yaratacağı kusursuz güzellik varken farklıyım çünkü tarzım var demek resmen bir katliamla sonuçlanmış. Caanım güzellikteki bir Chanel, Osmanbey mağazalarında rahatlıkla bulabileceğiniz bir elbiseye dönüşüvermiş.

Saçları çok kötü görünüyor. O zincirli minik çanta ise apayrı bir kabus !

AJDA PEKKAN mı NEBAHAT ÇEHRE mi ?

 


Benim cevabım Nebahat Çehre 'dir arkadaşlar ! Hele en son Ajda Pekkan 'ın sahne kıyafetinden görünen memesinin ucu resmen midemi bulandırdı.

Tamam O süper starımız anladım da hala gencim güzelim diye yırtınması bendenizi feci rahatsız ediyor.

Hala taşşş gibi hatunsun dememiz için daha ne kadar görmemiz gerekiyor merak ediyorum doğrusu. Hello 'ya verdiği süper klas resimlerden sonra Şamdan dergisine verdiği genç kız havalarındaki resimleri son derece itici ve bir o kadar da sahte.

Ajda Pekkan ne yaparsa yapsın aynı jenerasyondan en büyük rakibi Nebahat Çehre yi çok daha güzel ve asil buluyorum. Çünkü herhangi bir ispat yarışında değil. Orasını burasını açıp da belli bir yaş üstünü geçtim benim gibi genç yaşları bile sinir krizine sokmuyor.

Geçtiğimiz günlerde Muhteşem Yüzyıl 'ın düzenlediği bir organizasyonda son derece şık. Elbise kimin çıkaramadım ama belli ki üstüne göre dikilmiş. Yakışması bir yana taşıyışında ki ustalığa hayran kaldım. Son derece yanlış bir ayakkabı modeli seçse bile bütünlük o kadar hoş ki o kaçmak isteyen parmak uçlarını bile görmeyebilirim.



Arada ki farkı anlamak için aynı gecede Nebahat Çehre 'nin torunu olabilecek yaştaki oyuncularında resmini koymak gerekiyor.

Haksız mıyım ?


H&M ve VERSACE İşbirliği !

 


H&M 'in her sezon lüks markalarla yaptığı işbirlikleri devam ediyor. Bu sefer sırada Versace var. Şu ana kadar en fazla ses getireni kuşkusuz ki Lanvin oldu. Bunda hayranlık uyandıran pazarlama tekniklerinin özellikle altını çizmek gerekiyor. Gerçekte hepsi en fazla 1 sezon dayanan taklit Lanvin'lere bende dahil herkes bayıldı. Sadece 1 adet t-shirt aldım o ayrı :)

Donatella Versace 'nin dediğine göre H&M için Versace 'nin ikonik parçalarının benzerleri de hazırlanacakmış. İkonik Versace dendimi benim aklıma anında 3 elbise geliyor.



Elizabeth Hurley 'in giydiği çengel elbise, Jennifer Lopez 'in yeşil seksi elbisesi ve Carrie Bradshaw 'un Paris Plaza Athenee 'de sevgilisini beklerken uyuyakaldığı Versace Mille Feuille elbise.

Bu 3 ikonik elbiseyi H&M için yeniden düzenleyecek mi bilmiyorum. Ama yapsa çok manidar olur. Mille Feuille elbiseyi belki mini versiyonuyla düzenleyebilir.



Yine Donatella 'nın dediğine göre reklamlarda 90'ların Versace 'si işlenecekmiş. Hmmm burda duruyorum ve Survivor Taner usulu Oh Yeahhh demek istiyorum. 90 'ların Versace reklamı demek bolcana seksi erkek demek. Hemide en çıplağından ve en tüysüzünden :) İşte şimdi merakım tavan yapmış durumda..İkonik elbiselerinden yaparmı yapmazmı bilemem ama şayet şu seksi yavrusları kullanırsa tüm dişilerin esaslı bir sevaba gireceği kesin :)




Donatella şimdiden aderanali yükseltmek için H&M için hazırladığı birkaç parçayı meraklılara sundu bile.

Gördüğüm kadarıyla H&M için büyük olasılıkla Versace/Versus karışımı bir koleksiyon hazırlayacak. Versace 'nin tek renkli minileri, derileri, zımbaları, Versus 'un çok renkli minileri, pilili eteklerinden oluşan genç bir seri olacaktır.

Lanvin kadar her bedene değil de daha çok sıfır bedene yakınların rağbet edeceği bir koleksiyon olacaktır.

Lanvin 'de ki lüks bohem havayı Versace 'nin seksi çizgisinde bulmak zor olacaktır.

Donatella 'nın 180 derece dönüş yapıp yıllar önce markasına layık görmediği H&M 'i şimdi yere göğe sığdıramaması da çok ilginç. Bunda Lanvin/H&M ortaklığının göstermiş olduğu büyük başarının payı olsa gerek. Yine de tükürdüğünü yalamak Donatella 'ya yakışmadı. Demek ne olursak olalım büyük lokma yemeyip büyük laf etmemek gerekiyormuş.

Versace for H&M Sonbahar koleksiyonu 17 Kasım 2011 tarihinde, Bahar koleksiyonu ise 19 Ocak 2012 tarihinde 300 H&M mağazasında aynı anda satışa sunulacak. Bu koleksiyonun yanısıra Versace 'nin ev tekstili seriside yer alacak. (ıyyyyy..Versace 'nin arap işi oryantal çizgisinden nefret ederimmm)

Uzun lafın kısası şimdiden uzun kuyruklar için hazırlıklarınızı başlatın derim. Mesela sabır katsayınızı dengede tutmak için uzman bir doktora, 10 dakika içinde alışveriş yapabilmek için de ufak ufak alıştırmalara başlasanız iyi olur.

21 Haziran 2011 Salı

KİM NE GİYMİŞ ? - Feryal Gülman

 


Feryal Gülman dün katıldığı bir davete, YSL 'nin 2011 'in ilkbahar-yaz koleksiyonundan siyah bir tulum seçmiş. Yine sezonun en hit parçalarından biri. Tulumdaki tek espri yaka kısmı. Doğrusu 1.950 dolar değerinde ki bu tulumu kendisine çok yakıştırdım. 4 bin 500 dolar değerindeki Hermes Medor Clutch ile güzel bir eşleşme yapmış.

Hazır laf Feryal Gülman 'dan açılmışken dün konuk jüri olduğu Bugün Ne Giysem ? programı hakkında da konuşmak isterim. Öncelikle Feryal Gülman çok şıktı. Roland Mouret tarzında gayet sade ama çarpıcı bir kıyafeti vardı. Ekran 4-5 kilo fazla gösterir derler. O zaman kendisi sandığımdan da zayıf. Saçları ve makyajı dört dörtlüktü. Ama ben herşeyden önce gülümsemesini ve yarışmacıları kırmadan eleştirme yapmasını sevdim. Zarif ve kaliteli bir kadın.

Özellikle son yarışmacı vardı ki ben şahsen kıyafetini beğenmiştim. Ivana Sert 'in o herşeyi biliyor pozlarına deli oluyorum. Kızın kıyafetini batırdı da batırdı. Yok şu olmamış yok şunu şöyle giyseymiş olurmuş yok etek çok uzunmuş. Tabi kendisi maksi eteğin ne olduğunu bilmediği için anlamasını beklemiyorum ama yakışmış birine olmadık laflar etmesi bana nerdeyse televizyonumu kırdıracaktı.

Nur Yerlitaş 'ın şımarık hallerini çok seviyorum ve gülüyorum. Bazen hal ve hareketlerini ciddi anlamda Miss Piggy 'ye benzetiyorum :)

Hakan Akkaya 'nın ismini daha çok yeni duydum. Yeni yeni ısınıyorum. Genelde beğenilerimiz birbirini tutuyor. Ivana ile atışmalarına ise bayılıyorum :)

O kadar kötü giyinen ve şık giyindiğini sananlar var ki resmen şaşkınlık içinde kalıyorum. Çoğunun ilk çıktığı ve hangi elbiseyi giyeceklerini anlattıkları kıyafetleri seçtiklerinden daha şık oluyor. Yahu kızım boşver o elindekini bak üstünde ki ne kadar şık çık işte bununla beğenirler diye kanıra kanıra bağırasım geliyor ama ne fayda..Gidiyorlar olmayacak en rüküş en paspal seçimleri yapıp çıkıveriyorlar jürinin karşısına. Seyredip de vaohhhh süpeeerr dediğim bir tane bile çıkmadı daha. Ama son zamanlarda seyretmekten en keyif aldığım program. Denk gelirseniz sizde seyredin derim.

Bugün de İzzet Çapa konukmuş. Çok sivri bir seçim. Kaçırmamaya çalışacağım.

KİM NE GİYMİŞ ? - Lara Sayılgan

 


Lara SayılganCengiz Abazoğlu imzalı bir elbise ile görüyoruz.

Ortada 3 kişi var. Saadet Işıl Aksoy, Ebru Şallı ve Lara Sayılgan. Üçüde aynı elbiseyle son derece kötü görünüyor. Ya elbise kötü ya da giyenlere yakışmıyor.

Cengiz Abazoğlu elbiseyi tanıtan Saadet Işıl Aksoy 'a son günlerde gördüğüm en kötü makyaj uygulanmış. Felaket bir styling. Canım güzellikteki kız Frankenstein ile yarışabilir. Ebru Şallı sıska oğlan çocuğu vücuduna koydurduğu devasa silikonlarıyla elbiseyi basitleştirmiş olmayacak bir havaya sokmuş. Bildiğim Lara Sayılgan 'ın vücut dili ise bu elbiseye hiçbir şekilde uygun değil.

Ha elbisenin kendisi güzel mi dersiniz evet gayet güzel. Son moda desenlerle yine son moda kuyruklu kesime sahip hoş bir elbise. Sadece şanssız o kadar.

20 Haziran 2011 Pazartesi

SORU YAĞMURUNA TUTULDUM :)

Sadık okuyucularımdan Elif son 1 haftadır benden tatil önerileri istiyor. En az 20 sorusuna büyük bir sabırla cevap veriyorum ve ama soruları bir türlü bitmiyor :) Bu sabahta bir başka soruyla karşılaşınca bunlardan bazılarını sizlerle de paylaşayım istedim.

TATİL ÖNCESİ HAZIRLIK : Herşeyden önce güzeeel bir kese. Sadece tatil için değil aslında her ay mutlaka yaptırmanızı tavsiye ederim. Hem ölü deriyi güzelce atıyorsunuz hem de gözenekleri açıyorsunuz ve cildinize mis gibi hava veriyorsunuz. Kese sayesinde güneşlenme sonrası yaşayabileceğiniz renk dalgalanmalarınıda engellemiş oluyorsunuz. Herkes sevmez ama ben yüz kesesi de yaptırmanızı tavsiye ederim. Kese dendimi Swiss Otel 'de Serap ın üstüne tanımam. Birde dermatoloğum Dr.Gönül Ergenekon 'a uğrarım. Cildimde sorun yok ama her ay düzenli bir bakıma girerim. Özellikle tatil öncesi uyguladığı destekleyici serumları çok iyiymiş..(Henüz denemedim)

GÜNEŞ YAĞI MARKAM : Güneşlenmeyi sevmem ve cildimi güneşten olabildiğince korurum. Şimdiye kadar yüksek koruyuculu bilinen tüm markaları kullanmışımdır. Ama en iyisi Bioderma. Doktorum öyle diyor. Bakalım haklımıymış :)

YAZ SAÇI BAKIMIM : Yllardır Kerastase 'dan başkasını kullanmam. Özellikle saçı boyalı ve havuza girecekler için boya koruyucu Kerastase yağ spreyini şiddetle öneririm. Seneler önce boya sonrası girdiğim bir havuzdan yeşil saçla çıkma gibi felaket ötesi bir tecrübem vardır. O yüzden bu konuya ayrı bir önem veririm.

YAZ MAKYAJIM : Ben zaten normalde makyajdan kaçınırım. Hele yazları hiç makyaj yapmam diyebilirim..Bir yere gideceksem en fazla rimel sürerim birde dudak parlatıcısı o kadar. Fondöten ve allığın yanına yaz ayları yaklaşmam bile. Ama genelde la Prairie ve Kanebo 'nun fondötenleri cildim için en ideal seçimler.



TÜRKİYE FAVORİ TATİL YERİM : Fethiye Hillside Beach Club. Erken rezervasyonu tavsiye ederim. 1 hafta önce gitmeye karar verip de yer bulabilmeniz neredeyse imkansız. Her daim doludur. Her sene 1 kere giderdik. Tabi A.Ö. (Ayçoşdan Önce) :) Ama ağustosda inşallah şeytanın bacağını kırıyoruz ve gidiyoruz :)

YURT DIŞI FAVORİ TATİL YERİM : Tüm Güney Fransa ve İtalya Amalfi Kıyıları. Bu 2 ülkeyide araba kiralayarak gezin derim. Biz her sene öyle yapardık. Minik bir bavulla atlarız uçağa ya Nice ya da Roma 'ya. Kiralarız bir araba. Ve hiçbir otel rezervasyonu yapmadan kafamıza göre gezeriz. Bu şekilde inanın çok pahalı bir otelde bile gelen müşteriyi kaçırmamak adına boş oda varsa hayallerinizin ötesinde bir indirimle karşılaşabilirsiniz. Portofino Hotel Splendido ve Monte Carlo Hotel de Paris 'de normal fiyattan %70 indirimle kaldık. Bunun için özellikle saat 17:00 sonrasını seçin. Bu saatten sonra oda boş kalacağına akıl almaz fiyata razı geliyorlar.



EN PAHALI TATİLİM : Balayımı ayrı tutarsam Cote d'Azur 'da ki Chateau de la Chevre d'Or. Yakın bir dostumuzun nikahı için gittik ve süit oda tutmak zorunda kaldık. Hem de 1 hafta. Tam bir gacırt deneyimi :) Değdi mi ? Evet her kuruşuna kadar. Eze köyünün güzelliği zaten sizi fazlasıyla sersem ediyor. O şuur kaybında pek anlamıyorsunuz yaşadığınız soygunu. Her şey döndükten sonra başlıyor :)



EN ROMANTİK TATİLİM : Balayım dışında en romantik tatilimi İtalya Positano ve Fransa Aix-en-Provence 'da yaşadım. Positano 'da kocam şair bense ressam oldum :) Aix-en-Provence 'da ise her ikimizde birer Cezanne 'nın yandan yemişiydik :) Daracık sokakları, minicik kafeleri, her adım başı şahane galerileri, semt pazarları, kıyıda köşede verilen klasik müzik konserleri, yörenin şarapları ile inanın süzme bir odun bile Cyrano de Bergerac olabilir :) Boğazına düşkünler içinde ideal bir gourmet adresidir. Positano 'ya gitme hikayemizde bir tuhaf. Marisa Tomei ve Robert Downey Jr. 'ın Only You filmini seyrettiğimizin haftasonu gittik. Ne yazık ki kaldığımız otelin adını hatırlamıyorum :( Ama Aix-en Provence için şiddetle Villa Gallici 'yi tavsiye ederim.



UNUTAMADIĞIM TATİLİM : Balayım ! Fransız Polinezyası 'nda 2 hafta unutulmaz bir tatil yaptık. Özellikle Bora Bora Adaları 'nı ayrı bir yere koyuyorum. 2001 senesinde Türkiye 'de henüz bilinen bir yer değildi.. Hatta hiç unutmam bizden sonra Alinur Velidedeoğlu şimdi adını hatırlamadığım Amerikalı eşiyle balayı için Bora Bora 'yı seçmişti. Türkler için Alinur Velidedeoğlu sayesinde popüler oldu. Tek kelimeyle cennetin yeryüzü şubesi. Varış Paris-Los Angeles-Moorea aktarmalı neredeyse 1 gün sürüyor. Sadece Bora Bora değil diğer adalar Moorea, Huahine, Raiatea ve Tahiti 'de de kaldık. Yeni evlenecek olan ve nereye gideceğine karar veremeyen okuyucum varsa hiç düşünmesin derim. Evet tuzlu bir seçim ama inanın her kuruşuna değer. Seçeceğiniz her otel lüks ve konforlu olacaktır. Özellikle denizin üstü bungolaw seçmenizi tavsiye ederim. Sabah sizi sandalla alıp kahvaltıya götürmeleri çok romantik. Hem de bungalowlarda yer şeffaf ve alttan geçen tüm balıkları seyredebiliyorsunuz. Offff anlatırken bile şu an gidesim geldi. Size bir anımıda anlatayım. Hala esrarengiz havasını koruyan bir deneyim çünkü. Gittiğimizin 2. günüydü. Haziran yağmurları başlamıştı. Ama bildiğimiz yağmurlardan farklı. Muson yağmurları tadında yağdımı her yeri sis kaplayan müthiş egzotik bir yağış türü :) Sabah kahvaltıya gittik. Kahvaltı sonrası ikimizide bir uyuşuluk bir miskinlik kapladı. Hadi gidip güzellik uykusu yapalım dedik. Uyuduk. Uyandık hadi yemeğe gidelim dedik. Öğle yemeği diye yine sabah kahvaltısıyla karşılaştık. Evet o anladığınızdan ! Tam 24 saat uyumuşuz :) Jet lag genelde gidişte değil dönüşte yaşanır. Ve biz bu işin sırrını 10 sene oldu hala çözemedik. Nasıl olduda ikimiz 1 günü kaybedecek kadar uyuyabildik ! Hala cevabı bulamadık :)

Bir tane daha..Hani her yerde muhakkak bir Türkle karşılaşırsın derler ya..Yok burda imkanı yok bir Türk görmeyiz dedik. Ne de olsa henüz favori balayı adres listesine düşmemişti. Birgün baktık karşıdan şortlu, atletli, beyaz soket çoraplı ve çantasını sıkı sıkı tutan bir tip geliyor. Kocam a-ha işte bu bir Türk dedi. İhtimal vermedim ama daha sonra tanıştık. Evet bir Türk. Hem de Arjantin 'de ayakkabı dükkanı olan bir Türk. O sıkı sıkı tuttuğu çantayı da çaldırdı ! :) Vardır böyle içi para dolu çantayı sıkı sıkı tutma gibi tuhaf huyumuz. Ben anlamışsam hırsızdan kaçarmı ayol :) Yaaa işte böyle balayı maceralarımızda var. İyi oldu sizle paylaşırken yine üstünden geçmek :)

Şimdilik bu kadar..Varsa sorunuz büyük bir keyifle yardım ederim..

18 Haziran 2011 Cumartesi

2012 Resort Koleksiyonlarında BEĞENDİKLERİM !

Yine kocişimin canım karıcığım birtanem benim al kredi kartımı orta yerinden çatlat dediği bir günü hayal ediyorum. Ve işte o gün 2012 Resort Koleksiyonlarından 1 saniye bile düşünmeden satın alacaklarım :



Kırmızı ve pembenin uyumu hayret verici...



Aldatıcı bir desen..Bunu tünik olarak modifiye ederdim altınada bol ve uzun paça siyah bir pantalon çekerdim.



Vionnet tek kelimeyle aşmış..En fazla parçayı Vionnet'den beğendim. Özellikle mavinin en güzel tonunda ki elbise için kalbim normalden fazla atmaya başladı. T formlu sarı, siyah ve beyaz renklerdeki kombin için şimdiden bütçe düzenlemesine girişmeli.



Stella 'nın uyumsuz uyumuna bayıldım.



Sonia Rykiel romantikler için ideal.



Yigal Azrouel yine klas ve çok asil.Özellikle bu 2 parça yemede yanında yat cinsinden.



Zac Posen 'in bu elbisesini giyen davetin yıldızıdır. Tabi benim gibi koca popolular için söz konusu bile olamaz o ayrı :)



Nina Ricci 'nin romantik kesim bu siyah elbisesine hayran kalmamak imkansız.



Nedense Naeem Khan 'ın bu elbisesinde aklıma anında Nicole Kidman geldi. Eski havalı Nicole bunu asla kaçırmazdı.



Renk çok güzel. Sadece kalın bir pırlanta bileklik ve güzel bir küpeyle zerafet timsali olunabilir.



Siyah bir babetle günün her saati hem rahat hem de çok şık görünmek için ideal bir kesim.



Givenchy tek kelimeyle klas klas klas..Beyaz kıyafette hafiften Lacoste havası var. Ama yine de çok hoş. Siyah kıyafet için yalın çizgilerde bir sanat eseri diyebilirim.



Deri etek ve pantalonla kullanabilecek harika bir elbise. Kol kesimi şahane.





Celine sen bir tanesin.




Etekte ki süet eklentiye bayıldım.